Yönlendirme

Koruyucu Sağlık ve Sağlığın Geliştirilmesine Yönelik Bilgiler

 


Koruyucu Sağlık Hizmetleri

Sağlığın Tanımı

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre; sağlık yalnız hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Sağlık eğitimi ve sağlığı yükseltme arasında iyi bir işbirliği olduğu zaman sağlıklı olma ve iyi olma mümkündür. “Sağlık Eğitimi” sağlık ve insan davranışları arasındaki koruyucu aktivitelerden söz eder.

Sağlık Sorunlarına Koruyucu Yaklaşım

Koruyucu yaklaşımın amacı hastalıkları önlemektir. Beş düzeyde korunma mümkündür:

Primordial Korunma: Risk faktörleri ortaya çıkmadan onların oluşmasını önlemek amaçlanır. Obezitenin engellenmesi, çocukların sigara kullanmalarını engelleyici okul eğitimleri gibi.

Birincil Korunma (Primer Korunma): Risk faktörleri mevcut iken koruyucu eylem ile hastalığın oluşmasını önlemek ve derecesini azaltmak amaçlanır. Obez kişilerde koroner arter hastalığı veya diyabet gelişimini engellemek için diyet ve egzersiz önerilmesi, bağışıklama, aile planlaması hizmetleri gibi.

İkincil Korunma (Sekonder Korunma): Hastalıkları zamanında yakalamaktır. Erken tanı hizmetleri olarak bilinir. Kan basıncı ölçümleri, serviksten sürüntü alınması, tüberkülin testi gibi.

Üçüncül Korunma (Tersiyer Korunma): Birincil ve ikincil korunma olanaklarından yararlanamamış, tanıda geç kalınmış hastalarda, en iyi tedavi ve rehabilitasyon olanaklarının kullanımıdır. Diyabeti olan kişinin göz komplikasyonları varken körlüğün veya diyabetik nöropatisi varken bacak amputasyonlarının engellenmesi gibi.

Kişiye yönelik sağlık hizmetleri:

1. Bağışıklama: Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın, bunların mortalite ve morbiditesini önlemenin en etkin yoludur. Rutin aşılama, özellikle çocuklarda, kızamık, kabakulak, kızamıkçık, konjenitel rubella sendromu, polio, difteri, tetanos, boğmaca olgularında % 90 ya da daha fazla azalmaya sebep olmuştur. Aşı ile koruma, aktif ya da pasif olabilir. Aktif bağışıklamada aşı ya da toksinin uygulanması, enfeksiyon etkenine ya da onun toksinine karşı vücudun bir immün yanıt geliştirmesine yol açar. Aşılar ya canlı süspansiyon (genellikle attenüe [zayıflatılmış] aşılar) ya da inaktif mikroorganizma ya da fraksiyonlarını içerir. Aktif bağışıklamanın korumaya başlaması, vücutta yanıtın zaman almasına bağlı olarak, geç olsa da uzun süreli immünite (bağışıklık) sağlar. Canlı attenüe aşılar ile verilen küçük miktarlardaki yaşayan mikroorganizmalar, replikasyonu engelleyerek, alıcıda immün yanıt oluşuncaya kadar çoğalır. İnaktive aşılar ve toksoidler fazla miktarlarda antijen içerirler. Canlı aşılar genellikle doğal enfeksiyona paralel düzeyde ve uzun süreli immünite oluşturur. Genellikle tek bir doz aktif bağışıklık için yeterlidir. Ölü aşılar ise, çoklu dozlar gerektirirler. Pasif bağışıklama ise immünglobülin ve antitoksin gibi daha önceden hazırlanmış olan antikorların uygulanması ile geçici olarak sağlanan immünitedir. Pasif bağışıklama, bir enfeksiyon etkeni ile kısa bir süre önce temas ettiği bilinen veya şüphe edilen, ya da temas etmesi beklenen bireyleri daha önceden korumak için kullanılır.

2. İlaçla Koruma: Özellikle aşısı olmayan hastalıklar için geçerlidir.

3. Erken Tanı: Tedavi kolaylığı ve başarısı açısından önemlidir.

4. Beslenme: Birçok hastalığın altında yatan temel ve hazırlayıcı nedendir. Örn: tüberküloz.

5. Aile Planlaması: Çok ve sık doğum yapan kadınların sağlıkları tehlike altındadır.        

6. Sağlık Eğitimi: Kişilere, kendi sağlıklarından sorumlu oldukları bilincini sağlamayı amaçlar. Sağlıklı kalma büyük ölçüde hasta eğitimiyle sağlanır.

7. Kişisel Hijyen.

 


10 Ocak 2022